Özet:
11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanan terör eylemleri ile birlikte dünya yeni dönemi yaşamaya başlamıştır. Bu yeni dönemin en önemli argümanlarından biri ise din şiddet ilişkisi ve yaşanan terör olaylarıdır. 11 Eylül eylemlerinden sonra hızla artan dini kaynaklı terör eylemleri din şiddet ilişkisinin tartışılmasını, terör eylemlerine katılan insanların dini nasıl algıladıklarının anlaşılmasını zorunlu kılmıştır. İnsanlara bireysel ve toplumsal planda ontolojik alanlar oluşturarak bireyin ve toplumun devamını sağlama amacında olan dinin, radikal söylem ve yorumlarla oluşturduğu ontolojik alanlar daraltılmakta ve dini algılaması farklı olan insanlar yaşadıkları toplum içerisinde anomi ile karşı karşıya kalmaktadır. Toplumda farklı dini-siyasal söylem, statü, makam ve gelire sahip olma gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkan eşitsizlikler dinin meşrulaştırma gücü kullanılarak toplum tarafından kabul edilebilir bir olgu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Aynı dinin farklı coğrafyalarda farklı anlaşılması ve yorumlanması, ülkemizde hakim olan genel dini anlayış ile Afganistan, Suudi Arabistan yada İran'da hakim olan din anlayışının farklı olması bu durumu açıklar niteliktedir. Bu çalışmada; insanlara daha mutlu ve huzurlu bir dünya vaat etme iddiasında olan din kavramının toplumsal gücü ve fonksiyonları incelenerek, farklı dini yorum ve algılamaların dinin meşrulaştırıcı gücü ile birlikte toplum tarafından nasıl algılandığı tartışılmıştır. Din kavramının sosyal gerçekliği ve koyduğu normlarla bireysel ve toplumsal yaşamı düzenleme çabası ile din-şiddet ilişkisinden yola çıkılarak dini kaynaklı terör odlusu ve hareketleri toplumsal ve tarihsel açıdan incelenmiştir.