Abstract:
İnsanlık, varoluşundan bu yana doğanın sunduğu kaynaklarla yaşamını sürdürmüş; ancak modern
çağda bu kaynakların sınırları zorlanarak kritik bir eşiğe ulaşılmıştır. Enerji, yalnızca teknik bir ihtiyaç
değil; toplumların ekonomik gücü, çevresel sorumluluğu ve siyasi bağımsızlığıyla doğrudan ilişkili
stratejik bir unsurdur. Günümüzde enerji politikaları, yalnızca üretim hedefleriyle sınırlı kalmayıp;
yaşam kalitesi, sürdürülebilir kalkınma ve gelecek kuşaklara bırakılacak mirasın da tanımına
dönüşmüştür. Fosil yakıtların tükenme riski ve çevresel etkileri, daha temiz ve yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönelimi zorunlu kılmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları çevreyle daha uyumlu
olmakla birlikte, sınırsız kullanılabilir değildir. Arazi kullanımı, çevresel etkiler, teknik yeterlilik ve
yasal sınırlar gibi birçok unsur, santral yer seçiminde belirleyici rol oynamaktadır. Bu dönüşüm
sürecinde, yenilenebilir enerji yalnızca teknik bir çözüm değil; aynı zamanda doğayla kurulan ilişkinin
yeniden tanımlandığı, insanlık için etik bir sorumluluk alanıdır. Bu çalışmada, rüzgâr ve güneş enerjisi
kaynakları için enerji üretim santrallerine en uygun alanların belirlenmesi amaçlanmıştır. Spesifik
koşullara bağlı olarak, bazı durumlarda Güneş Enerjisi Santralleri (GES), bazı durumlarda ise Rüzgâr
Enerjisi Santralleri (RES) daha avantajlı bir seçenek oluşturabilmektedir. Tarım arazileriyle daha
uyumlu bir yerleşim yapısı sunması nedeniyle RES sistemleri öne çıkarken, yüksek güneş radyasyonu
potansiyeline sahip bölgelerde ise GES sistemleri verimlilik açısından avantaj sağlayabilmektedir. Bu
çerçevede, hem yaygın tarımsal faaliyetlerin varlığı hem de yüksek güneş radyasyonu nedeniyle
Şanlıurfa ili, bu çalışma için test bölgesi olarak seçilmiştir. Uygunluk analizi, Coğrafi Bilgi Sistemleri
(CBS) ve Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. RES ve GES için
ayrı ayrı 14'er kriter belirlenmiştir. Bu kriterler arasında arazi kullanımı, bakı, eğim, yükselti, fay
hatlarına, yerleşim alanlarına, korunan alanlara, kuş göç yollarına, havaalanlarına, enerji nakil
hatlarına, trafolara, kara yollarına ve su kaynaklarına uzaklık gibi 13 ortak unsurun yanı sıra, güneş
radyasyonu ve rüzgâr hızı gibi enerjiye özgü kriterler de yer almıştır. Belirlenen kriterler, uzman
görüşlerine dayalı AHP yöntemiyle ağırlıklandırılarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre,
GES için en uygun alanların Şanlıurfa geneline yayılmış olduğu, bunun bölgedeki yüksek güneş
potansiyelinden kaynaklandığı görülmüştür. RES için en uygun alanlar ise ağırlıklı olarak ilin
kuzeydoğusunda bulunan Karacadağ bölgesinde yoğunlaşmıştır. Ayrıca, her iki enerji türü için
uygunluk gösteren örtüşen alanlar da tespit edilmiştir. Bu çalışma, enerji üretiminde çevre dostu
alternatiflerin mekânsal planlamasına katkı sunarak, Türkiye'nin sürdürülebilir enerji politikalarının
gelişimine destek sağlamaktadır.