Abstract:
Köklü bir tarihi olan klasik Türk edebiyatı, XVIII. yüzyılda son büyük şair ve nasirlerle mevcudiyetini muhafaza etmiştir. Bu yüzyılın büyük simalarından biri de Ebûbekir Kânî et-Tokadî’dir. Ebûbekir Kânî üzerine yapılan çalışmalarda Be-Nâm-ı Havâriyyûn Bürûc-ı Fünûn adıyla kaleme alınan eserin ona isnat edildiği görülmektedir. İlk olarak ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte bu isnat, mevcut varsayımların tekrarı neticesinde günümüze kadar sorgulanmaksızın devam ettirilmiştir. Ancak eserin kimi yazma nüshalarında yer alan istinsah/telif tarihleri incelendiği vakit, bu tarihlerin Kânî’nin daha çocukluk yıllarına denk geldiği görülmekte ve bu durum eserin Kânî’ye ait olmadığı düşüncesini doğurmaktadır. Kim tarafından yazıldığı kesin olarak bilinemeyen Be-Nâm-ı Havâriyyûn Bürûc-ı Fünûn adlı eser, Eflak voyvodası İskerletzâde Konstantin’in isteği doğrultusunda kardeşi Alexander’in Türkçeyi öğrenebilmesine ve Osmanlı bürokrasisinde yer alabilmesine yardımcı olmak amacıyla kaleme alınmıştır. Bu eser ile birlikte sadece Alexander’e değil Türk dili ve adabına vukufiyetini arttırmak isteyen sair kimselere de rehberlik yapmak hedeflenmiştir. Bu doğrultuda deyim, atasözü, halk söyleyişleri gibi öğelerle desteklenen eserde Türkçenin inceliklikleri gösterilmek istenmiş ve Türk ahlak anlayışı hakkında ipuçları verilerek nasihat kitabı olma yolunda da bir adım atılmıştır. Bu bakımdan Be-Nâm-ı Havâriyyûn Bürûc-ı Fünûn’un hem didaktik tarzda yazılmış bir Türkçe öğrenme ve öğretme kılavuzu hem adabımuaşeret kitabı hem de bir nasihatnâme olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada, Be-Nâm-ı Havâriyyûn Bürûc-ı Fünûn adlı eser çeşitli başlıklar etrafında incelenmiştir. Eser, Kânî’ye aidiyet noktasında bazı soru işaretleri ile ele alınmış, konu ile ilgili literatürde yer alan tespitler yeniden tetkik edilerek eksiklikler/yanlışlıklar giderilmeye çalışılmış, dil ve muhteviyat özelinde yapılan incelemeler tenkitli metin kurulumu ile ortaya konulmuştur.