Özet:
Yapılan birçok çalışmaya göre, perikardiyal sıvıdaki bazı maddelerin konsantrasyonları kardiyovasküler hastalıklarla ilgili pek çok patofizyolojik mekanizmaların anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. TGF-β(Transforming Growth Factor Beta) ailesinin bir üyesi olan Growth Differentiation Factor-15’in (GDF-15) temel biyolojik rolü bilinmemesine rağmen büyüme inhibasyonu, apoptozis indüksiyonu, hücre farklılaşması ve tümör invazifliği gibi birçok değişik fizyolojik durumun düzenlenmesinde görevli olduğu düşünülmektedir. GDF-15 normalde , kalpte fizyolojik şartlar altında düşük miktarda bulunurken reaktif oksijen radikallerine, proinflamatuar sitokinlere, iskemiye ve mekanik olaylara karşı yanıt olarak ciddi ölçüde artabilmektedir. Çalışmamızda amaç; perikardiyal sıvıda GDF-15 ile paraoksonaz ve arilesteraz seviyesinin kardiyovasküler hastalıklardaki seviyesinin tespit edilmesi ve hastalığın patofizyolojisi ile bu parametreler arasındaki ilişkinin anlaşılmasına katkı sağlanmasıdır. 40 (28 E+12 K) hastanın dâhil edildiği bu çalışmada, hastaların perikardiyal sıvısında GDF 15, Paraoksonaz, Arilesteraz, Toplam Oksidan Status, Toplam Antioksidan Status ve Oksidatif Stres İndeksi çalışılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda; GDF-15 ile paraoksonaz pozitif bir korelasyon göstermesine rağmen anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.(p>0.05). GDF-15 ile arilesteraz ve OSİ arasında negatif bir ilişki olmasına rağmen aralarında anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir. (p>0.05). Paraoksonaz ile arelisteraz arasında pozitif bir ilişki olmasına rağmen anlamlı bir ilişki bulunmamıştır .(p>0.05). Paraoksonaz ile OSİ değeri arasında negatif bir ilişki olmasına rağmen aralarında anlamlı bir ilişki yoktur. ( p>0.05). Arelisteraz ile OSİ II pozitif bir korelasyon gösterse de anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.(p>0.05). Yaptığımız çalışmanın ilk olması münasebetiyle çalışmamızda bir standart metodolojinin olmaması, yeterli sayıda olguya ulaşılamaması, alınan perikardiyal sıvının hassas olup çevre koşullarından olumsuz etkilenmesi ve kontrol grubunun olmaması dezavantajlar oluşturmuştur. Bu nedenle, perikardiyal sıvıda araştırılacak parametrelerle ile ilgili daha geniş serili, çok merkezli, prospektif, kontrollü ve standart bir metodolijinin kullanıldığı çalışmalara ihtiyaç vardır.
