Özet:
Kardiyopulmoner bypass uygulamaları günümüzde açık kalp ameliyatlarında cerrah ve ekibine güvenli ve kansız sahada konfor sağlayan bir yöntemdir. Kardiyopulmoner bypass uygulamalarında ekstrakorporeal dolaĢıma katılan kanın yapay yüzeyle teması ve heparinizasyon uygulamasıyla trombositlerin sayısının azalarak yapı ve fonksiyonlarının değiĢmesi kaçınılmaz bir durumdur. Aynı zamanda kardiyopulmoner bypass, hastanın ihtiyacına veya cerrahın tercihine göre normotermik ve hipotermik Ģekilde tercih edilmektedir. Ġki durumun da hasta için avantaj ve dezavantajları mevcuttur. ÇalıĢmamızda kardiyopulmoner bypassın normotermik veya hipotermik Ģekilde uygulanması pıhtılaĢma mekanizması ve kanama belirteci olan trombosit sayısı (PLT) ve ortalama trombosit hacmi (MPV) değerlerine etkisi araĢtırılmak istenmiĢtir. Retrospektif yürütüğümüz çalıĢmamıza 2016-2020 tarihleri arasında çeĢitli sebeplerle açık kalp ameliyatına alınan 50 (25 erkek, 25 kadın) hasta dahil edildi. Hasta grubu olarak normotermik ve hipotermik 25 Ģer hastanın ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 1. gün PLT ve MPV değerleri karĢılaĢtırıldı. Sonuç olarak, normotermik ve hipotermik kardiyopulmoner bypass uygulanan hasta gruplarında PLT ve MPV değerlerinin preop-postop değiĢimi benzer çıkmıĢ olup istatistiksel açıdan fark bulunamamıĢtır (p>0,05). Bu durum bize normotermik ve hipotermik kardiyopulmoner bypass uygulamalarının trombosit fonksiyonları açısından birbirlerine karĢı üstünlüklerinin olmadığını göstermiĢtir.
