Abstract:
Bu çalışmanın konusu, Kilis yöresine ait mûsikî kültürünün “Dinî Mûsikî”
perspektifinden incelenmesidir. Çalışmamızın giriş kısmında Kilis şehir kimliğine ve
mûsikî kültürüne değinilmiştir. Çalışmanın öncelikli hedefi, “Türk Din Mûsikîsi”
formlarının Kilis’e özgü güfte, beste, icrâ veya uygulama içerenlerini kayıt altına
alarak kalıcılığını sağlamak ve “Kilis Dinî Mûsikisî”ne katkıda bulunmuş
mûsikîşinas şahsiyetleri tanıtmaktır.
1995 yılında il statüsüne kavuşan Kilis’in, mûsikî kültürü açısından sahip
olduğu birikim her dönem korunmaya çalışılmıştır. Özellikle mûsikîye ilgi duyan
şahısların bireysel çabaları, Kilis’te Dinî Mûsikî birikiminin sonraki nesillere
aktarılması adına önemli bir unsur olmuştur. Kilis’te tanınan bir isim olan Şeyh
Abdullah Sermest Efendi’nin tekkede dinî eğitimin yanında vermeye çalıştığı mûsikî
eğitimi, divân şairi Bekir Vahid Efendi’nin câmi görevlileri ve halktan gönüllülerle
yaptığı makam ve usûl dersleri bu bireysel çabalara örnek gösterilebilir. İlk
dönemlerde evlerde beste ve şarkı şeklinde, câmilerde Ezan, Dua, Salâ, Tekbir
şeklinde, tekkelerde İlâhî ve Nefes şeklinde, köylerde ise türkü ve uzun hava
şeklinde yeşertilmeye çalışılan mûsikî sevgisi, ilerleyen dönemlerde ortaya konulan
güfte ve bestelerle Kilis’in sanat ve kültür mirasında yerini almıştır. Bu mirasın
korunmasına katkı sunmak adına, çalışmanın konu sınırları içerisinde “Kilis Dinî
Mûsikîsi’ne dair elde edilen materyaller titizlikle incelenmiş ve tasnif edilmiştir.
Özgünlüğü tespit edilen formlar, kavramsal boyutta tanımlandıktan sonra Kilis
V
örnekleri paylaşılmıştır. Paylaşılan örneklerin orijinalliğinin bozulmamasına özen
gösterilmiştir. Çalışmada biyografilerine yer verilen mûsikîşinas şahsiyetlerin hayatta
olanlarıyla yapılan kişisel görüşmelerle hem icrâ örnekleri edinme hem de mûsikî
kültürünü tanıma adına kendilerinden istifade edilmiştir. Çalışmamız neticesinde
“Kilis’te Dinî Mûsikî”nin özellikle “Câmi Mûsikîsi” başlığında zengin bir birikime
sahip olduğu tespit edilmiştir. “Tekke Mûsikîsi” başlığında ise bazı formlarda Câmi
Mûsikîsi ile ortak icrâlara rastlanmış fakat Câmi Mûsikîsi’ne nazaran hitap ettiği
kitlenin sınırlı kaldığı kanısına varılmıştır.